SALDIRI TESADÜF DEĞİL PLANLIDIR

Karataş açıklamasında şu görüşlere yer verdi. “Türkiye siyasi tarihinin karanlık ve alçakça saldırılarından biri daha gerçekleşti. İzmir İl Binamıza yapılan katliam girişiminde Parti üyemiz, yoldaşımız Deniz Poyraz hunharca katledildi. İzmir il binamıza yapılan planlı ve sistematik katliam girişimi, kaostan beslenen iktidarın yarattığı siyasi iklimin sonuçlarından sadece biridir. İktidarın, partimizi hedef haline getirmesinin ardından saldırıların gerçekleşmesi bir tesadüf değil, bir planlı saldırıdır.

BU KURŞUN TEMSİL ETTİĞİMİZ ORTAK YAŞAM İRADESİNEDİR

 Bu katliam, iktidar blokunun oluşturduğu siyasi iklimin ürünüdür. “Bunlar daha iyi günleriniz” diyen ve HDP’lileri “haşerelere” benzeterek açık katliam çağrısı yapanların sesleri karanlık odakların planlarında ve tetikçilerin katliam girişimlerinde karşılığını bulmuştur. Bu saldırı içeride ve dışarıda sürdürülen; demokratik siyasete düşmanlığın sonucudur. Deniz yoldaşımıza sıkılan kurşun halkımıza, demokratik siyasete ve HDP’nin temsil ettiği ortak yaşam iradesine sıkılmıştır.

DÜŞMANLIK VE PROVASYON AMAÇLIDIR

Güvenliği sağlamakla görevli siyasi iktidar ve emrindeki kolluk kuvvetlerinin Türkiye halkları açısından açık şekilde güvenlik sorunu oluşturduğu bir kez daha kanıtlanmıştır. Türkiye’nin her bir köşesinde Parti binalarımızın önüne konan mobil karakolların güvenliği sağlamak için değil, HDP’ye düşmanlık ve provokasyon amaçlı kurulduğu bir kez daha açığa çıkmıştır. Parti binalarımızın önündeki mobil karakollar ve çadırlar bir gün dahi beklemeden kaldırılmalıdır.

 DAYANIŞMA VE BİRARADA YAŞAMANIN SAVUNULMASI

Bilinmelidir ki, İzmir’de katliam girişiminin gerçekleştirildiği 17 Haziran günü; sadece Türkiye demokrasisi adına değil, Türkiye halklarının bir arada yaşaması adına da önemli eşiklerden biridir. 17 Haziran’dan sonra her gün, Türkiye halklarının geleceğini karanlığa sürüklemek isteyenlere karşı; dayanışmanın ve bir arada yaşamın savunulması gereken tarihi bir gündür.

TÜM TOPLUMSAL KESİMLER BU KRİTİK SÜRECİN FARKINDA

Muhalefet partileri ve tüm toplumsal kesimler bu kritik sürecin farkında olarak; tutum belirlemeli vehareket etmelidir.Vakit kaybetmeden tüm demokrasi güçleri halklarımızın geleceğine dair demokratik ilkeler etrafında müzakere ederek çözüm önerileri geliştirmelidir.

Yargının gözlerini ve kulaklarını kapattığı, medyanın ve bürokrasinin suç ortaklıkları kurduğu, mafya-siyaset-devlet üçgeninin yeni versiyonlarının hayata geçirildiği, iktidar blokunun suç işlemeyi teşvik ettiği bu ortamda, demokratik ve özgür bir geleceği ancak bir araya gelerek ve birarada durarak  inşa edebiliriz.

KARANLIĞI AYDINLIĞA ÇIKARMANIN YOLU CESARETTEN GEÇER

Bugün HDP’nin yanında olmak toplumsal bir sorumluluktur. Bu sorumluluktan kaçmak, önümüzdeki yılların daha da karanlık bir tabloya çevrilmesine seyirci kalmak demektir.

Karanlığı aydınlığa çıkarmanın yolu cesaretten geçer ve bu günler Türkiye halklarına dair sözü olanların cesaret testinden geçtiği günlerdir. Unutulmamalıdır ki Cesaret faşizmin en büyük panzehiridir.

GÜN FAŞİZME KARŞI KENETLENME GÜNÜDÜR

Bizler her türlü saldırıya rağmen demokratik siyaset ve onurlu barış mücadelemizi sürdürme konusunda ısrarımızı devam ettireceğiz.

Deniz’lerimize yakışır şekilde bu ülkeye barışı ve demokrasiyi getirene kadar bir an bile olsun durmadan onurlu ve haklı yürüyüşümüze devam edeceğiz. Gün susma günü değil. gün faşizme karşı bir arada durma, kenetlenme ve haykırma günüdür.

 Mücadele, kararlılık ve özgür yaşam tutkusuyla büyüyen DENİZLERİMİZ tükenmeyecek, POYRAZIMIZ esmeye devam edecek.